|
Hz. Muhammed Mustafa (a.s) (571 - 632)
Hz. Muhammed (S.A.V), 571 yılında Mekke'de doğdu.
Mekke'nin ve Arabistan'ın en nüfuslu kabilesi olan
Kureyş'in, Benihaşim (Haşimoğulları) boyundandır.
Babası Kureyş kabilesinin lideri ve Mekke yöneticisi
olan Abdülmuttalip'in oğlu Abdullah, annesi ise yine
aynı kabilenin Zühre boyundan Vehb bin Abd Menaf'ın
kızı Amine idi. Babasını doğmadan, annesini ise altı
yaşında kaybeden Hz.Muhammed (S.A.V), büyükbabası
Abdülmuttalip'ın himayesine girdi. Hz.Muhammed (S.A.V),
sekiz yaşında iken Abdülmuttalip'de ölünce, amcası
Ebu Talib'in yanına alındı. 10-12 yaşlarında
çobanlık yapmak zorunda kaldı. Bu ağır koşullara
rağmen Hz. Muhammed (S.A.V) mazbut bir hayat
sürmekte, dürüstlüğü ve doğruluğu ile tanınmaktaydı.
Bu yüzden henüz gençliğinde herkesin takdir ve
saygısını kazanmış, "Muhammed el-Emin" diye anılmaya
başlamıştı.
Hz. Muhammed (S.A.V) gençliğinde, ticaretle uğraşan
amcası ile Suriye'ye gitti.
Daha sonra Hz. Hatice bint Huveylit adında zengin
bir dul kadının, ticari işlerini yürütmesi için
yaptığı teklifi kabul etti. Hz. Muhammed (S.A.V) 595
yılında Hz. Hatice ile evlendiğinde 25, Hz. Hatice
ise bu sırada 40 yaşındaydı. Hz. Muhammed (S.A.V) bu
evlilikten sonra da bir süre ticaretle uğraştı. 40
yaşına yaklaşırken, hayatında dönüşüm belirtileri
baş gösterdi. Bu sırada, topluluktan uzaklaşmak ve
vaktinin çoğunu düşünceye dalmak eğilimi kendisine
hakim olmaya başlamıştı. Bu amaçla, Mekke
yakınlarında bulunan Hira dağındaki mağaraya gider,
uzun süre orada kalır, vaktini düşünmekle geçirirdi.
Kendisini en çok düşündüren toplumun içinde
bulunduğu maddi ve manevi çöküntüydü. Hz. Muhammed
(S.A.V) 40 yaşında iken, Hira dağında kendisine ilk
vahi geldi. Bu vahi, Allah tarafından Cebrail adlı
melek aracılığı ile gönderilmişti ve "İkra" diye
başlayan surenin ilk ayetleriydi. Bunun üzerine
büyük bir heyecan içinde titremeye başlayan Hz.
Muhammed (S.A.V) evine döndü ve eşi Hz. Hatice'den
kendisini örtmesini istedi. Sükunet bulduktan sonra
yaşadığı bu olayı eşine anlattı ve vahyedilen
ayetleri okudu.
Hz. Hatice hemen peygamberliğine inandı ve ilk
Müslüman oldu.
Daha sonra Hz.
Ebu Bekir, Hz. Ali ve azat ettiği kölesi Zeyd'e
peygamberliğini açıkladı.
Hepsi inanıp Müslüman oldular.
Hz. Muhammed (S.A.V), güvendiği kimselere, peygamber
olduğunu gizliden gizliye anlatıyordu.
Üç yıl süren bu gizlilik içinde hiç vahi gelmedi.
Yine Hira'da iken Hz. Muhammed (S.A.V)'e ikinci vahi
geldi. Hz. Muhammed (S.A.V), Allah'tan gelen emirle,
işi gizlilikten çıkararak peygamber olduğunu açıkça
ilan etti ve Mekke halkından peygamberliğine
inanmalarını istedi. Kureyş kabilesinin şefleri Hz.
Muhammed (S.A.V)'in bu davranışlarını önceden
ciddiye almadılar. Fakat İslâmiyet, özellikle yoksul
halk ve köleler arasında gittikçe yayılıyor ve
güçleniyordu. Bunun üzerine endişeye düşen Kureyş
liderleri, Hz. Muhammed (S.A.V)'e ve ona inananlara
baskı yapmaya başladılar. Ayrıca İslâmiyet, onların
putlarına karşı çıktığı için hem siyasi nüfuslarını
kaybetmek, hem de Kabe'deki putlar sayesinde elde
ettikleri maddi çıkardan yoksun kalmak tehlikesi ile
karşı karşıya bulunuyorlardı. Hz. Muhammed (S.A.V)
ise kendisine ve arkadaşlarına yapılan tüm baskılara
rağmen İslâmiyet'i yaymaya devam ediyordu. Baskılara
ve işkencelere dayanamayan Müslümanların bir kısmı,
Hz. Muhammed (S.A.V)'in izni ile Habeşistan'a göç
etmek zorunda kaldılar.
Mekke dönemindeki belli başlı olaylardan biri de
Miraç'tı. Hz. Muhammed (S.A.V) bir gece Mekke'den,
Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya gittiğini, oradan da
meleklerin eşliğinde göklere ve Allah'ın huzuruna
çıktığını açıkladı. Bu olay Kureyş liderlerinin Hz.
Muhammed (S.A.V)'e çok sert davranmalarına ve
yalancılıkla suçlamalarına yol açtı. İslamiyet'in
Mekke'de yayılmasının imkânsız denecek kadar güç
olduğunu gören Hz. Muhammed (S.A.V), İslâmiyet'i
daha rahat yayabileceği bir yere gitme kararı aldı.
Bu amaçla Taif'e gittiğinde Taifliler, Kureyşlilerin
etkisi ile Hz. Muhammed (S.A.V)'e hakaret ettiler ve
kendisini çocuklarına taşlattılar.
Hz. Muhammed (S.A.V); Medine'den, Hac amacı ile
Mekke'ye gelen bazı kabile liderleri ile gizlice
konuşup anlaştıktan sonra Mekke'den Medine'ye Hicret
edilmesine karar verdi. Müslümanların hepsinin
Mekke'den çıktığını öğrenen Kureyş liderleri, Hz.
Muhammed (S.A.V)'in de Medine'ye giderek
İslâmiyet'in yayılmasını ve güçlenmesini önlemek
için onu öldürmeye karar verdiler. Her boydan bir
kişi seçilecek ve bunlar hep birlikte gidip Hz.
Muhammed (S.A.V)'i öldüreceklerdi. Ancak Hz.
Muhammed (S.A.V) daha önce bu olayı öğrenmiş ve Hz.
Ebu Bekir ile birlikte Medine'ye doğru yola çıkmıştı.
Hz. Muhammed (S.A.V) ve Hz. Ebu Bekir, Mekke
yakınlarında Sevr mağarasında üç gün saklandıktan
sonra, 20 Eylül 622 günü Medine yakınlarındaki Kuba
mevkiine vardılar. Burada Medineliler tarafından
karşılanan Hz.Muhammed (S.A.V), bizzat kendisinin de
inşaatında çalıştığı yeryüzünün ilk camiini Kuba'da
yaptırdı.
14 günlük misafirlikten sonra Medine'ye doğru yola
çıkan Hz.
Muhammed (S.A.V), Kuba ile Medine arasındaki
Benisalim semtinde ilk Cuma namazını kıldı ve
Medinelilerin sevgi gösterileri arasında şehre
girdikten sonra, Hz.
Ebu Eyyubi Ensari'ya misafir oldu. Medine'de hem
İslâmiyet'in ilkelerini halka öğretiyor, hem de tüm
siyasi, askeri ve idari işleri orada arkadaşları ile
görüşüp kararlaştırıyordu.
Artık hem peygamber, hem de devlet başkanıydı.
İslamiyet'e davet ettiği kabilelere elçiler
gönderiyor, İslamiyet'i kabul eden yerlere valiler
ve kadılar tayin ediyordu.
Hz. Muhammed (S.A.V), askeri düzenlemeler yaparak
İslamiyet'i korumaya kararlıydı. Mekkeliler ise
hicretin ikinci yılında düşmanca tavırlarına devam
ediyorlardı. Mekke ve Medine arasında bulunan
Bedir'de yapılan savaşı Müslümanlar kazandı.
Mekkeliler bu savaştan sonra yeni kuvvetlerle Uhut
dağı eteklerinde yeniden İslâm ordusuna saldırdı.
Müslümanların lehine devam eden savaşta artçı
kuvvetlerin yerlerinden ayrılarak savaşa katılmaları
savaşı Mekkelilerin lehine çevirdi.
Bu savaşta Hz.
Muhammed (S.A.V)'in amcası Hz. Hamza ve birçok
Müslüman şehit düştü ve Hz. Muhammed (S.A.V)
yaralandı. Mekkeliler bu zaferden sonra 627 yılında
Hayber Yahudilerini de yanlarına alarak, Medine
üzerine yürüdüler. Hz. Muhammed (S.A.V) Mekkelilerin
saldırılarından korunmak için Medine kentinin
etrafına hendekler kazarak savunmaya geçti. 20 gün
süren ablukadan bir sonuç alamayan düşmanlar dağılıp
gittiler. Hendek savaşından sonra Müslümanlığın
ortadan kaldırılamayacağı kanısı yaygınlaştı. Pek
çok kabile İslâmiyet'i kabul etti. Mekkelilerle 628
yılında Hubeydiye anlaşması yapıldı. Hz. Muhammed (S.A.V)'in
o yıl hac yapmaktan vazgeçmesini ancak ertesi yıl
serbestçe gelip hac yapabileceğini öngören bu
antlaşma ile Mekkeliler ilk defa Hz. Muhammed'in
gücünü kabul ediyorlardı. Ertesi yıl Yahudilerin
elinde bulunan Hayber kalesi ve çevresi alındı. Hz.
Muhammed (S.A.V) 630 yılında 10.000 kişilik bir ordu
ile Mekke üzerine yürüdü, direnmenin sonuç
vermeyeceğini düşünen Mekkeliler şehri teslim
ettiler. Mekke halkının büyük çoğunluğu İslâmiyet'i
kabul etti. Bizanslılarla da çarpışan Müslümanlar,
Hint okyanusundan Suriye sınırlarına, Kızıldeniz'den
Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir alana
yayılmışlardı.
632 yılında 100.000 kişilik bir kafileyle hacca
giden Hz. Muhammed (S.A.V) ünlü veda hutbesini okudu.
Bu hutbe İslâm dinin birçok önemli ilkesinin
anlatıldığı bir konuşma idi. İnsanlar arasındaki
eşitlik, kadın haklarına saygı gösterilmesi,
tefeciliğin ve kan davalarının yasaklanması gibi
birçok sosyal konuyu kapsıyordu.
Veda haccından sonra Medine'ye dönen Hz. Muhammed (S.A.V)
aniden rahatsızlandı. 8 Haziran 632 tarihinde, eşi
Ayşe'nin kucağında vefat etti. Hz. Ayşe'nin odasına
defnedildi ve burası daha sonra türbe haline
getirildi.
Hz. Muhammed'in erkek çocuklarının üçü de evlenme
çağına gelmeden ölmüşler, dört kız çocuğundan yalnız
Ali ile evlenen Fatma çocuk sahibi olmuştur.
|